Disleksi Nedir?
Halk arasında ‘’Öğrenme güçlüğü’’ olarak da bilinen ve oldukça nadir olarak karşılaşılan disleksi, sanılanın aksine zeka geriliği ile bağlantısı olmayan bir hastalık türüdür. İlk kez 19. yüzyılda karşılaşılan disleksi hastalığı, keşfedildiği tarih içerisinde dünya nüfusunun %5-15’inin bu hastalığa sahip olduğu tanısı konulsada; teknoloji ve sağlık sektörünün ilerlemesi ile birlikte günümüzde %1’in altına kadar düşmüştür.
Disleksi Belirtileri Nelerdir?
Oldukça nadir olarak karşılaşılan disleksi hastalığı, kalıtsal olarak doğum ile birlikte meydana gelebileceği gibi; çevre ve hayat etkenlerinin sunduğu etkiler nedeni ile de meydana gelebilmektedir. Daha çok çocuk yaşlarda keşfedilen disleksi hastalığında, eğitimine başlayan bireylerde bu hastalığa tanı koyma olasılığı oldukça yüksektir. Disleksi hastalığının belli başlı belirtileri şunlardır;
– Okuma, yazma, konuşma gibi becerilerde yavaşlık veya aksaklık,
– Kelime dağarcığının hep aynı oranda kalması veya daralması,
– Okuduğunu anlayamama,
– İleri düzeyde yaşanan konsantrasyon problemi veya eksikliği,
– Fiziksel aktivitelerde yaşanan performans eksiklikleri,
– Bireyin kendini ifade esnasında yaşadığı bağlantı bozuklukları, gibi nedenler disleksi hastalığının öne çıkan belirtileri arasında yer almaktadır.
Disleksi hastalığı, kendi içerisinde de birçok ayrı türe ayrılan nörolojik bir hastalık olması nedeni ile birçok farklı hastada farklı belirtiler gözlemlenebilmektedir. Disleksi teşhisini koyabilmek için mutlaka bir uzman tarafından tetkikler yapılarak hastalığa dair tedavi sürecine başlanmalıdır.
Disleksi Tedavisi Nasıl Uygulanır?
Tüm yaş gruplarına oranla 8-14 yaş aralığında tanı koyulma ihtimali daha fazla olan disleksi hastalığında tedavi, diğer nörolojik hastalıklarda olduğu gibi ilaç ve cerrahi müdahale ile gerçekleştirilmektedir. Disleksi teşhisi konulan hastada ilk olarak disleksiyi tetikleyen nedenler araştırılarak bir önlem haritası oluşturulur. Çocuk yaş gruplarında teşhisi konulan disleksi hastalarının eğitimi, bu kişilere özel olarak verilerek akranlarının seviyesine ulaştırılabilmektedir. Bu nedenle ömür boyu sürmekte olan disleksi hastalığının tam olarak bir tedavisi bulunmasa dahi, bu bireylerin erken teşhis ile yaşama kazandırılması en sık tercih edilen önlemler arasında yer almaktadır.
